-
1 kulak
1) Ohr nt\kulak kabartmak aufhorchen, die Ohren spitzen\kulak kesilmek ganz Ohr sein\kulak vermek lange Ohren machenbirine \kulak vermek jdm sein Ohr leihenkulağına inanmamak ( fam) seinen Ohren nicht trauen\kulaklarını tıkamak sich die Ohren zuhaltenağzı \kulaklarına varmak ( fam) von einem Ohr zum anderen strahlenbu sözümü kulağına küpe et! ( fam) schreib dir das hinter die Ohren!bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak ( fig) o ( fam) zum einen Ohr herein-, zum anderen wieder hinausgehenbir kimseye/şeye göz \kulak olmak auf jdn/etw aufpassen, auf jdn/etw achtenkepçe \kulak abstehende Ohren\kulak asmak hinhören\kulakla algılamak mit dem Gehör wahrnehmenkulağa hoş/komik gelmek angenehm/komisch klingenbir şey kulağına çalınmak von etw läuten hören -
2 inanmak
vi1) glauben (-e)inanılacak şey değil! es ist nicht zu glauben!buna inan(m) ıyor musun? glaubst du das (nicht) ?ister inan ister inanma, ... ob du es glaubst oder nicht,...sana inanıyorum ich glaube dirsen de buna inanmıyorsun ki! das glaubst du doch selber nicht!( şuna) inanıyorum ki, ... ich bin (davon) überzeugt, dass...2) a. rel glauben (-e an)Allah'a inanıyorum ich glaube an GottTanrı'ya \inanmak an Gott glauben3) trauengözlerine inanamadı er traute seinen Augen nichtkulağına inanmamak ( fam) seinen Ohren nicht trauen
См. также в других словарях:
kulağına inanmamak — duyduklarının doğruluğundan şüphe etmek Kulaklarıma inanamıyordum, bu kadar narin, bu kadar nahif bir vücutta böyle bir ruh... Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulak — 1. is., ğı, anat. 1) Başın her iki yanında bulunan işitme organı Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum. H. C. Yalçın 2) anat. Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü Elleriyle… … Çağatay Osmanlı Sözlük